Büyük Patlama (Big Bang) ve Evrenin Büyüklüğü

20 Mart 2018

Big Bang (Büyük Patlama) Teorisi
Big Bang (Büyük Patlama) Teorisi, evrenin yaklaşık 13.8 milyar yıl önce, son derece sıcak ve yoğun bir noktadan başlayarak genişlemeye başladığını ve bu genişlemenin hala devam ettiğini öne süren kozmolojik modeldir. Bu teori, evrenin başlangıcını, içerdiği tüm madde ve enerjinin tek bir noktadan (singularity) çıkışını ve zamanla nasıl soğuyup genişleyerek galaksileri, yıldızları ve diğer gök cisimlerini oluşturduğunu açıklar.

Big Bang Teorisi'nin temelleri, 20. yüzyılın başlarında, Edwin Hubble'ın evrenin genişlediğini gösteren gözlemleri ve Albert Einstein'ın genel görelilik teorisi ile atılmıştır. Hubble, farklı galaksilerin Dünya'dan uzaklaşma hızlarının, bu galaksilere olan uzaklıklarıyla orantılı olduğunu keşfetti. Bu, evrenin genişlediğine dair doğrudan bir kanıttı ve Big Bang Teorisinin geliştirilmesine ön ayak oldu.

Teorinin Dayanakları
  • Evrenin Genişlemesi: Hubble'ın gözlemleri, evrenin genişlediğini ve bu genişlemenin tüm yönlerde eşit olduğunu gösterir. Bu, Big Bang'in bir sonucu olarak kabul edilir.
  • Kozmik Mikrodalga Arka Plan Işıması: 1965'te Arno Penzias ve Robert Wilson tarafından keşfedilen bu ışıma, Big Bang'den kalan ısısal bir artıktır. Evrenin her yerinde gözlemlenen bu ışıma, Big Bang'in güçlü bir kanıtıdır.
  • Hidrojen ve Helyum Bolluğu: Evrenin bileşimindeki hidrojen ve helyumun göreceli bolluğu, Big Bang sırasında oluşan ilk elementlerin bu iki element olduğuna işaret eder. Bu bileşim, Big Bang teorisinin öngördüğü değerlerle uyumludur.

Keşfin Sonuçları

  • Kozmolojiye Yeni Bir Bakış: Big Bang Teorisi, evrenin anlaşılması ve çalışılması için yeni bir çerçeve sağladı. Evrenin kökeni ve gelişimi hakkında derinlemesine bilgiler sunarak kozmoloji alanında devrim yarattı.
  • Evrenin Yaşı: Big Bang Teorisi, evrenin yaşını tahmin etmeye olanak tanıdı ve bu, evrenin tarihini ve gelişimini anlamamıza yardımcı oldu.
  • Evrenin Geleceği: Genişlemenin devam etmesi ve bu genişlemenin doğası, evrenin geleceği hakkında teoriler geliştirmemizi sağladı.
  • Kuantum Mekaniği ve Görelilik: Big Bang, kuantum mekaniği ve genel göreliliğin birleştirilmesi gerektiğine dair tartışmaları güçlendirdi. Evrenin başlangıç anında bu iki teorinin birleştiği bir teoriye (Her Şeyin Teorisi) ihtiyaç duyulmaktadır.

Galaksilerin ve Yıldızların Oluşumu

Big Bang'den sonra evren, yoğun ve sıcak bir plazma halindeydi. Evren genişledikçe soğudu ve ilk atomlar oluşmaya başladı. Evren genişledikçe, madde küçük dalgalanmalar şeklinde eşitsiz bir şekilde dağıldı. Kütleçekiminin etkisiyle, bu madde yoğunlaşmaları bir araya gelmeye başladı. Galaksilerin oluşumunda önemli bir rol oynayan karanlık madde, görünmez bir madde formudur ve kütleçekiminin daha fazla maddeyi çekmesine yardımcı olur. Karanlık madde, galaksilerin iskeletini oluşturur ve normal maddenin bir araya gelip galaksileri ve galaksi kümelerini oluşturmasına olanak tanır. Madde yoğunlaşmaları, zamanla galaksileri oluşturacak kadar büyür. Galaksiler; yıldızlar, gezegenler, gaz ve tozdan oluşur ve genellikle sarmal, eliptik veya düzensiz şekillerde görülür. 

Yıldızlar, çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşan moleküler bulutlar (veya yıldız oluşum bölgeleri) içinde doğar. Bu bulutlar, galaksilerde bulunan soğuk ve yoğun gaz ve toz bulutlarıdır. Kütleçekimi, bulutun belirli bölgelerinde maddeyi daha da yoğunlaştırır. Bu yoğunlaşma sonucunda, bulutun içinde çökme başlar ve yoğunlaşmış bölgelerde protostarlar oluşur. Protostarın merkezinde sıcaklık ve basınç arttıkça, hidrojenin helyuma dönüşümünü sağlayan termonükleer füzyon reaksiyonları başlar. Bu aşamada, protostar bir yıldız haline gelir ve kendi ışığını ve enerjisini üretmeye başlar. Yıldızlar, hidrojeni helyuma dönüştürdükleri ana dizi evresinde milyarlarca yıl yaşarlar. Yakıtı tükendiğinde, yıldızlar çeşitli evrim aşamalarından geçer ve nihayetinde beyaz cüce, nötron yıldızı veya kara delik gibi son evrelerine ulaşırlar.

Güneş Sistemi'nin ve Gezegenlerin Oluşumu 

Güneş ve Güneş Sistemi'nin oluşumu, yaklaşık 4.6 milyar yıl önce, bir gaz ve toz bulutunun (nebula) kütleçekimi nedeniyle çökmesiyle başladı. Bu süreç, gezegenler, asteroidler ve diğer küçük gök cisimlerini de içerecek şekilde, Güneş çevresinde bir dönme diskinin oluşmasına yol açtı. Disk içerisindeki malzeme zamanla yoğunlaşarak, kendi kendine yerçekimi ile daha büyük cisimler oluşturdu. İç bölgede, yüksek sıcaklıklar nedeniyle sadece metal ve kayaçların yoğunlaşabileceği koşullar hüküm sürdü, bu da kayalık iç gezegenlerin oluşumuna neden oldu. Dış bölgede ise, daha soğuk koşullar gaz ve buzların yoğunlaşmasına izin verdi, bu da Jüpiter ve Satürn gibi gaz devlerinin ve Uranüs ile Neptün gibi buz devlerinin oluşumunu mümkün kıldı. Bu karmaşık süreçlerin sonucunda, Güneş Sistemi'ndeki çeşitli gezegenler, uydular, asteroidler ve kuyruklu yıldızlar oluştu. 

Dünya'nın ve Ay'ın Oluşumu 

Dünya, Güneş çevresindeki dönme diskindeki madde ve tozun bir araya gelmesiyle oluşurken, Ay'ın oluşumu daha dramatik bir olaya dayanmaktadır. Ay, bir Mars büyüklüğündeki bir cismin genç Dünya'ya çarpması sonucu oluşan enkazın Dünya'nın yörüngesinde birikmesiyle meydana gelmiştir. Bu teori, Apollo misyonları sırasında Ay'dan getirilen kaya örnekleri tarafından desteklenmektedir.  

Evrenin büyüklüğü 

Günümüzde bilim insanları, evrenin gözlemlenebilir kısmının yaklaşık çapını 93 milyar ışık yılı olarak tahmin etmektedir. Bu, ışığın bir yılda yaklaşık 9.46 trilyon kilometre yol aldığını düşündüğümüzde, evrenin muazzam bir genişliğe sahip olduğunu gösterir. 

Gözlemlenebilir evren, bizden ışığın evrenin yaşamı boyunca kat edebileceği maksimum mesafe olan yaklaşık 46.5 milyar ışık yılı uzaklığa kadar olan bölgedir. Ancak, evrenin genişlemesi nedeniyle, bu ışığın kaynağı olan galaksiler şu anda bizden çok daha uzakta, yaklaşık 93 milyar ışık yılı çapında bir alan içinde bulunuyor. Bu genişleme, Albert Einstein'ın genel görelilik teorisi ile açıklanabilir ve Edwin Hubble'ın 1929'daki gözlemleri ile desteklenir. Evrenin gözlemlenebilir olmayan kısımları hakkında kesin bir şey söylemek zordur. 

Evrenin toplam büyüklüğü, gözlemlenebilir evrenden çok daha büyük olabilir, hatta sonsuz olabilir. Bu, kozmoloji alanında hâlâ aktif olarak araştırılan bir konudur. Gözlemlenebilir evrenin ötesinde ne olduğu konusunda birçok teori bulunmakta, ancak bu bölgeleri doğrudan gözlemlemek veya ölçmek mümkün olmadığından, bu teorileri doğrulamak zordur. Gözlemlenebilir evrende, son gözlemlere göre tahminen 2 trilyon galaksi vardır. Küçük cüce galaksilerde birkaç milyon yıldız bulunabilirken, büyük sarmal ve eliptik galaksilerde bu sayı 100 milyardan fazla olabilir. Örneğin içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisinde tahminen 100 ila 400 milyar arası yıldız bulunduğu düşünülmektedir. Bu yıldızların birçoğunun etrafında gezegenler dönmekte ve bu gezegenlerin bir kısmında yaşamın var olabileceği düşünülmektedir. 

Evrenin büyük bir kısmı, kara madde ve kara enerji olarak bilinen ve doğrudan gözlemlenemeyen gizemli bileşenler tarafından oluşturulmuştur. Bu bileşenler, evrenin genişlemesini ve galaksilerin hareketlerini etkileyen kuvvetlerdir. Evrenin büyüklüğü, sadece fiziksel bir ölçüm olmanın ötesinde, insan aklının sınırlarını zorlayan ve hayal gücümüzü kamçılayan bir kavramdır. Evrenin genişliği ve içinde barındırdığı muazzam çeşitlilik, bilimin yanı sıra, felsefe ve sanat için de sürekli bir ilham kaynağıdır.


İlgili Yazılar:

Yazının devamı..

Keepass ile Şifre Yönetimi

10 Aralık 2014

Keepass ile Şifre YönetimiŞifre konusunda uzun zamandır yazmak istediğim bir sorunu ve çözümünü paylaşmak istiyorum. Gördüğüm kadarıyla şifre yönetiminde pek başarılı değiliz. Kullanıcıların çoğu, unutmamak için her sitede aynı şifreyi kullanıyor. Oysa, şifre yönetim yazılımlarıyla bütün şifreleri güvenli bir şekilde depolamak ve kullanmak çok kolay. Benim bu konuda önerim, yıllardır kullandığım KeePass Password Safe
KeePass açık kaynak kodlu, ücretsiz, güvenli ve kullanımı kolay bir yazılım. Bilgisayarın yanı sıra, tablet ve akıllı telefonlarda da kullanılabiliyor. (Bkz: http://keepass.info) Ben bu yazılım sayesinde yıllardır şifrelerimin çoğunu bilmiyorum. çünkü bilmem gerekmiyor, üstelik şifrelerim o kadar uzun ve karmaşık ki bakarak bile yazmakta zorlanıyorum. Bu yazılım istediğiniz uzunlukta ve istediğiniz karakter kombinasyonlarıyla otomatik olarak şifre üretip dilerseniz şifreleri sitelere kendisi girebiliyor. Tek yapmanız gereken; belirlediğiniz ana şifreyi ezbere bilmek ve asla unutmamak. Tek risk ise ana şifreyi kaptırmanız halinde bütün şifrelerinizin çalınma olasılığı var. Sanırım bu riske de değer. Birbirinin aynı ve zayıf olan şifreleri onlarca sitede kullanmaktan iyidir. Ayrıca bu riske karşı önlem olarak bir anahtar dosyası kullanma seçeneğiniz de mevcut. Böylece şifreniz ele geçirilse bile belirlediğiniz anahtar dosyası olmadan şifre veritabanı açılamayacaktır. 

Güvenli kalın..

Yazının devamı..

Heartbleed Açığı

01 Mayıs 2014

Heartbleed açığı Google, Facebook, Yahoo gibi dünya çapındaki web sitelerini etkiledi. Sorun, web iletişiminin kriptolanmasında yaygın olarak kullanılan açık kaynak kodlu OpenSSL yazılımındaki bir hatadan kaynaklanıyordu. Bu zafiyet birilerinin şifrelerimizi çalmasına yol açmış olabilir. Her ne kadar firmalar bu açıklığa karşı önlem almış olsalar da kişisel güvenliğiniz için şifrenizi değiştirmenizi öneririm.

Serdar Kocaoğlu
01.05.2014

Yazının devamı..

3 Boyutlu Yazıcılar

02 Nisan 2014


3 Boyutlu Yazıcı (3-D Printer) dijital tasarımları 3 boyutlu katı nesneler haline getirmeye yarayan bir teknoloji. Geleneksel makine tekniklerinden farklı bir yöntemle çalışan 3 Boyutlu Yazıcılar, CNC tezgahları gibi nesneyi sadece oyarak veya delerek şekil vermiyor.

3 Boyutlu Yazıcı, dijital bir tasarımı katılımlı süreç yani art arda gelen madde katmanlar şeklinde döşeyerek, birbirine peşi sıra ekleyerek meydana getiriyor.

3 Boyutlu Yazıcı teknolojisi aslında yeni bir teknoloji değil. 1980’li yılların ortalarında Chuck Hull tarafından icat edilen ve patenti alınan bu yazıcılardan bir prototip oluşturuldu. Ardından gelişen teknolojilerle bu cihaza eklemeler yapıldı ve 3 boyutlu çeşitli ürünler meydana getirildi.

İlk olarak bir animasyon programı 3 Boyutlu Yazıcı teknolojisine ilham verdi. Bu programda dizayn edilen şekiller, katmanlara ayrıldı. Bu katmanları sırasıyla oluşturan 3 Boyutlu Yazıcılarla daha sonra sanal olarak dizayn edilen nesnenin katı cismi medyana getirildi.

Tasarımı bilgisayar ortamında dijital olarak tamamlanan herhangi bir ürün, aynı boyutta ve aynı şekilde 3 Boyutlu Yazıcı teknolojisi sayesinde oluşturuldu.

3 boyutlu maddeler dizayn edilirken bunun katmanlar halinde olması gerekiyor.

3 boyutlu ve katmanlar halinde tasarlanan maddeler, daha sonra 3 Boyutlu Yazıcı cihazına gönderiliyor. Tasarımınıza uygun materyalinin seçilmesinin ardından lastik, plastik, kağıt, metal veya poliüretan benzeri materyallerden birini seçerek oluşturduğunuz şekli somut bir cisim haline getirebiliyorsunuz.

Yazıcının tasarımı 3 boyutlu hale getirirken kullandığı yöntemler, püskürtme, sıkma (sıkıştırma) veya 3 Boyutlu Yazıcıdan ürünün ortaya çıkarıldığı platforma malzemelerin aktarılması şeklinde sıralanabilir.

Yazıcıya tasarladığınız ürünü çıkış almak üzere gönderdiğinizde, sırasıyla bioplastik hammaddeyi yazıcının haznesine doğru çekiyor ve onu eriterek kullanıma hazır hale getiriyor.

Kalınlığı ayarlanabilen uçlar ile ürün oluşturulmaya başlanıyor.

Cihazın platformunda şekillenen madde daha sonra soğuyarak katı hale geliyor ve ortaya dijital tasarımın aynısı çıkarılıyor.

Bu teknoloji, birçok sektörde kullanışlı hale getirilebilir. Özellikle medikal ürünlerin tasarımında başarılı ürünler ortaya çıkaran bu teknoloji ile kulak, ayak ve çene gibi tasarımlar yapılabiliyor.

Geçtiğimiz yıl araştırmacılar, mühendisler ve dişçilerin bir araya gelerek oluşturduğu gaga ile kel kartal olarak bilinen bir yırtıcı kuş türünün gagası tasarlandı ve 3 Boyutlu Yazıcılar ile üretildi.

Üç boyutlu yazıcıların bir diğer ürünü ise yarı otomatik bir silah. Amerika’da üretim ve satış izni alınan silahlar, Amerikan Hükümeti’nin de izniyle önümüzdeki yıllarda piyasaya sürülecek.

Üç boyutlu yazıcılar sayesinde lojistik sorunu aşılabilecek. Ürünleri tek tek taşımak ve bunun için büyük bir maddi yükün altına girmek yerine, sadece dijital tasarımlar paylaşılarak bu sorun halledilebilecek. Böylece hem zamandan hem de maliyetten kar elde etmek mümkün olacak.

Yazının devamı..

Spamcı Google Gruplardan Çıkmak

30 Eylül 2012

Hiç üye olmadığınız halde bazı Google mail gruplarından (google groups) sık sık mailler alıyorsunuzdur. Bu durum aslında son zamanlarda bazı uyanıkların spam veya reklam amaçlı mail atmak için bu yöntemi kullanıyor olmalarından kaynaklanıyor.

Son zamanlarda kafayı bu maillere takarak bana ve üyesi olduğum gruplara gelen Googlegroups uzantılı bütün maillerden kurtulmayı başardım. Siz de bundan muzdaripseniz biraz zaman ayırarak kurtulmanız mümkün.

Spamcılar bizi bu gruplara isteğimiz ve iznimiz dışında eklemekle kalmayıp, hem gönderdikleri maillerde mail grubundan çıkış (unsubcsribe) linkini hem de hangi adresimize gönderdiklerini gizliyorlar (tabi bu sadece benim gibi birden fazla mail hesabına sahipseniz önemli) ki aslında bu adresleri bulmak çok da zor değil. İleti kaynağından (message source) bu bilgilere direk erişebilmeniz mümkün.

İşin özü şu: herhangi bir gruptan ayrılmak için aşağıdaki adrese boş bir mail atın. Bu adreste grupadı yerine çıkmak istediğiniz grubun adını yazmalısınız:

grupadı+unsubscribe@googlegroups.com  

Burada dikkat edilmesi gereken şey ise bu maili, üyesi olarak göründüğünüz mailinizden göndermek. Yoksa bu gruba zaten üye değilsiniz diye bir cevap dönecektir.

Doğru adresinizden mail attıysanız size gelecek onay mailini cevaplamanız yeterli olacaktır.
O da şuna benzer bir adres olacaktır.

grupadı+unsubconfirm@googlegroups.com

Buraya kadar olay basit.

Asıl sorun ise benim gibi tek posta kutusu olup da 3-5 adet mail adresi olanlar bu işlemi nasıl yapacaklar? Örneğin benim kullandığım 2 adet mail hesabım ve birkaç adet de üyesi bulunduğum grup var diyelim:

serdar@serdarkocaoglu.com.tr (varsayılan hesabım bu olsun)
serdarkocaoglu@serdarkocaoglu.com
grup@serdarkocaoglu.com

Bunlara atılan maillerin hepsi aslında aynı posta kutuma geliyor ama ben mail gönderirken sadece varsayılan üzerinden gönderebiliyorum. Örneğin serdarkocaoglu olan mail adresimi veya grup adresimi bir googlegruba eklemişler ve ben iznim dışında eklendiğim bu gruptan ayrılmak istiyorum ama ben mail gönderirken serdar üzerinden attığım için çıkış başvurum kabul edilmiyor. Yani google gruplardan çıkmak için göndermem gereken mailleri direk gönderemiyorum. Hesabımda değişiklik yaparak gönderebilirim ama bu da uzun iş ve ayarları sürekli değiştirmek zorunda kalırım. Bu yüzden bana daha profesyonel bir çözüm gerekiyor.

Bunun için e-posta sunucuma telnetle bağlanıyorum ve smtp komutlarıyla istediğim gibi mail atıyorum. (Sunucuda izniniz ve yetkiniz olmalı. Örnekteki sunucu IP Adresi: 1.1.1.1)

telnet 1.1.1.1 25
helo
mail from: serdarkocaoglu@
serdarkocaoglu.com.tr
rcpt to: grupadı+unsubscribe@googlegroups.com
data
subject: unsubscribe
message:
.


Daha sonra bana gelen onay mailini de şu şekilde cevaplıyorum:

telnet 1.1.1.1 25
helo
mail from:
serdarkocaoglu@serdarkocaoglu.com.tr
rcpt to: grupadı+unsubconfirm@googlegroups.com
data
subject: Re:
grupadı adlı gruba olan aboneliği iptal etme isteği [{EMHCwoIF6Trbv9cIiaI0}]
message:
.


İşlem tamamdır.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, konu kısmının mutlaka gelen onay mailindeki onay kodunu içermesi. Bu kodu doğru göndermezseniz gruptan çıkışınız onaylanmaz.

Serdar Kocaoğlu
MCSE:S
30.09.2012

Yazının devamı..

YUKARI